Türkiye’nin en büyük adası Gökçeada, Kuzey Ege’de, coğrafi konumu ve doğal kaynakları ile önemli tarım ve turizm potansiyeline sahiptir. Türkiye’nin en batı ucunda bulunan adada köyleri ile dahil olmak üzere yaklaşık 10 bin kişi yaşamaktadır. Adadaki en önemli faaliyetler ise organik tarım, agro ve gastro turizmi iken, hayvancılık, bal, zeytin, zeytinyağı ile şarap üretimi organik yöntemler ile gerçekleştirilmektedir.
Ülkemizin son dönemlerde ilgi çeken turizm noktalarından biri olan Çanakkale’nin ilçesi olan Gökçeada, Bozcaada’nın hemen arkasından alternatif bir ada gezisi fırsatı sunuyor. 3 gece konaklama yaptığımız Gökçeada’da yemek, ulaşım, konaklama ve gezilecek yerlerden derlediğimiz Gökçeada Gezi Rehberimizin seyahatiniz öncesi faydalı olacağını umuyoruz.
Aşağıda küçük başlıklarda ile ada notları ve Gökçeada’da neler yapılır? konularını paylaşıp detaylara gireceğiz.
# Gökçeada’nın eski ismi İmroz’dur. Adanın birçok yerinde bu ismi sıklıkla göreceksiniz. İmroz Kurtuluş Savaşı sonrası Lozan Antlaşması ile anavatana katılmış, 1970 yılında ise ismi Gökçeada olarak değiştirilmiştir.
# Gökçeada’da gezilecek yerler ve plajlar birbirine uzak noktada bulunuyor. Ada içi ulaşımda rahat etmeniz için mutlaka bir araç gereklidir.
# Gökçeada son dönemlerin popüler adası olmasının arkasında Ata Demirer’in payı var. Bunu ben değil adalılar söylüyor. Özellikle her resmi tatilde yer bulmanın güçleştiği adada, Ata Demirer’in başrolünü üstlendiği Hedefim Sensin isimli film Gökçeada’da çekilmiş ve dikkatleri üstüne çekmiştir. Geyikli, Seferihisar, Bozcaada’dan sonra turizm elçisi Ata Demirer’in son keşfi Gökçeada oldu. Aşağıda kısa bir fragmanı var, göz atabilirsiniz.
Sinema demişken merkezde Bir film Şeridinde Ada’nın Namık Ustası isimli açıkhava sineması merkezde karşınıza çıkacaktır. İlginizi çekeceğini düşünüyoruz.
# Gökçeada’nın lezzetlerini tatmalısınız. Turistik bir köy hüviyetine dönen Tepeköy, Zeytinliköy ve Bademli’de leziz Rum muhallebillerini tadın, ada kurabiyeleri ile dondurmalarını deneyin. Tavernalarını görün ve en gözde lezzeti “Oğlak Tandır” yiyin.
# Ada sahillerini keşfe çıkın. Türkiye’nin en batısındaki kara toprağı ve kumlu plajı “gizli liman”, Uğurlu Limanı, Laz Koyu, Kafelos, İncekum, Kite, Altınkum, Yıldız Koy. Türkiye’nin ilk sualtı milli parkında Gökçeada Dalış Merkezi’nden ders alın. alamasanız da bir kerelik keşif dalışı yapabilirsiniz.
# Sörf yapın, Kafelos Plajında sörf, kite plajında uçurtma sörfü (kiteboard) deneyimi yaşayın. Kite : volkite.com Sörf: Surfgokceada.com
# Güneşi Kaleköy’de batırın. Adanın en güzel günbatımı noktası olan Kaleköy en eski yerleşim birimlerinin başını çekiyor. İster meşhur restoran İmroz Restoran’da bir masa ayırtın, ister kaleden limana karşı gün batımında sandalyelerinize kurulun.
# Eğlenin. Ada akşamlarının tadı Rum tavernalarında çıkıyor. Kaleköy’de Eleni ve köylerdeki tavernalardaki mekanlarda kendinizi sirtaki yaparken veya eğlenen insanları seyrederken bulmanız olası.
# Ada tarihini keşfedin. Adanın geçmişine ait bilgiler Gökçeada Kent Müzesi’nde. Zeytincilik ve Zeytinyağı Müzesi ise geleneksel yöntemler ile yapılan üretim tekniklerinin sergilendiği bir müze. Mutlaka bu adadaki organik ürünlere göz atın. Gökçeada organik tarım cenneti.
# Ada lezzetlerini ve ürünlerini yanınızda götürmeyi unutmayın. Reçel, zeytinyağı, kurabiye ve adaya özgü formülü ile yapılan Balomeni isimli bakım kremi bilindik ürünlerdir.
# Eğer ziyaretiniz 15 Ağustos tarihine denk gelirse Tepeköy’de Meryem Ana Şenliklerine katılın.
# Gökçeada citta slow yani sakin şehirlerin bir temsilcisi. 2011 yılı Haziran ayında almış olduğu sakin şehir ünvanı ile Dünya’nın ilk ve tek adası olmuştur. Homeros’un İlyada destanında Poseidon’un (deniz tanrısı) adası olarak isimlenen Gökçeada, bu akıma uygun yöresel yemekleri deniz kestanesi, bamyalı levrek, ebegümeci, ıspanaklı kalamar ve ada salatası ile adım atmıştır. Türkiye’nin ilk sualtı altı milli parkı ünvanını da elinde bulunduran Gökçeada’da yunuslar ve foklar gözlenmektedir. Citta clow Gökçeada. Gökçeada’daki yerleşimleri gösteren Gökçeada Haritası ve önemli noktalar aşağıdaki gibidir.
Gökçeada Ulaşımı & Nerede, Nasıl Gidilir?
Gökçeada’ya ulaşmak için en uygun seçenek hususi bir otomobil olsa gerek. Adaya yakın tarihe kadar bulunan havalimanı ile de ulaşmak mümkündü ancak buraya düzenli sefer düzenleyen Borajet firması iflas ettiğinden henüz bir havayolu ulaşım aracı bulunmuyor.
Türkiye’nin batısında Çanakkale’ye bağlı Ege Denizi’ndeki en büyük ada olan Gökçeada’ya ulaşım Gelibolu Yarımadası’ndaki Kabatepe iskelesinden feribotlar ile yapılmaktadır. Ekim sonrası günde ortalama karşılıklı 4 sefer yapılırken yaz seferleri 6’dır. Resmi tatil ve bayramlarda ek seferler ile bu sayı 2 katına kadar çıkar. Gestaş’ın düzenlediği seferlere bilet almak için online uygulamasını kullanabilirseniz. Esnek fiyat sistemi kullanan Gestaş erken alınan biletleri daha ucuz olarak satmaktadır. Tek yön biletler ortalama 120 TL iken sefer saati yaklaştıkça yükselmektedir. Gestas Online Bilet Sorgula
Bizim İstanbul Gökçeada seyahatimiz molalar hariç 5 saati buldu. Uyarmamız gerek trafik yoğunluğunu mutlaka göz önünde bulundurarak yola çıkın. Özellikle İstanbul’dan çıkışlarda ciddi bir yoğunluk oluyor. Alternatif olarak yeni havalimanından Silivri’ye kadar Yeni Marmara otoyolu tercih edilebilir.
Bizim Çanakkale ve Trakya rotalarımızın bir ritüeli haline gelen bir tostçumuz var. Malkara yol üstünde yer alan Yaman Peynircilik’e ait işletmeye yolunuzunüstü yapıp hem gidişte hem dönüşte uğrayabilirisiniz.
Kabatepe’ye önemli noktalardan mesafe bilgilerini de paylaşalım. İstanbul 310 km, Tekirdağ 160 km, Edirne 167 km, Kırklareli 244 km, Malkara 140 km, Şarköy 101 km. Diğer şehirlerden ulaşım sağlayacaklar için en uygun seçenek Çanakkale merkeze ulaşmak olacaktır.
Gökçeada Yemek & Ne Yenir?
Gökçeada’da kahvaltı, ara öğün, öğle ve akşam yemekleri için birçok seçeneğiniz olacak. Hepsini denemek mümkün olmadı ama biz ne yaptık ile başlayıp nerede ne yenir sorularını aşağıdaki şekilde cevaplıyoruz.
Kahvaltı : Buradan bir itirafta bulunarak başlayalım, Biz kahvaltı için bir yere gitmedik. Hem ne kahvaltısı ? Avrupa’da bir tane kruvasan bir tane kahve ile yapılır bu işler. 🙂 Durun bir dakika Avrupa’ya uzak değiliz hala memleketteyiz. Ancak Rum köyleri keşfe çıkılmış iken memlekette değilim hissine yakalanmanız olası. Memleketteki birçok işletmede olduğu gibi Gökçeada’daki konaklama işletmeleri kahvaltıyı müşterilerine ücretsiz vermekteler. Biz de bu seçeneği tercih ettik ama güzel bir serpme kahvaltının yerini ne tutar değil mi?
Mustafa’nın Kayfesi, adada kahvaltı denilince akla gelen ilk isimlerden biri. Kaleköy içinde büyük bir çınar ağacının altında hizmet veriyor. Yüksek bir noktada olmasından dolayı tepelerden Bademli köylerini gören bir manzarası var. Uyarmak gerek mekanın müşterisi çok olduğu için buraya erken saatlerde gelmeye çalışın, yoksa boş masa bulmak için beklemek zorunda kalabilirsiniz. (bu önerme haftasonu ve tatil günleri için geçerlidir. (2021 : 65 TL) Yine aynı köy içinde Salih’in yeri ve Yörük Çadırı alternatif için tercih edilebilir. Diğer seçenekler ise;
Tepeköy’de Kardeliz ve Yanık Kaşık.
Zeytinli’de Lezize, Biyem.
Merkez’de Şahika, Polen, Balbadem.
Adanın güneyinde ise farklı bir deneyim olarak Gökçeada Soykan Çiftliği’ni kahvaltı için deneyebilirsiniz. Rezervasyon: +905552225574
Ada denilince akla gelen ilk yemek ise Oğlak Tandır. Et ile aram iyi olmamasına rağmen Merkez Lokantası’nda bu lezzeti denedim. Benim bile hoşuma gitti ise sizin alacağınız lezzeti tahmin edemiyorum. Merkez Lokantası tam bir esnaf lokantası. Çorbaları, köfteleri harikaydı.
Gökçeada Merkez’e gelmişken aklınızda büyük bir alan gelmesin. baştan sona yürümeniz 1 saati geçmez. Buradaki yeme içme mekanları belediye’nin olduğu meydanda ve Kadri Üçok sokağında toplanmıştır. Kokina, Avlu gibi meyhanelerin yanı sıra, kafeler, hediyelik eşya dükkanları, tatlı ve dondurma dükkanları bulunur.
Sadece Gökçeada’da yemek dendiğinde değil herhangi bir adada iseniz balık yemek bir ritüeldir. Biz bu ritüeli merkezdeki İmroz Midyecisi‘nde yaptık. Sandalyeleri mavi, akşamları canlı müzik olan, midye ve kokoreçin yanı sıra balık çeşitlerini de servis eden bir işletme burası. Balıkların günlük ve taze geldiği işletmede biz sardalya yedik. Leziz ve keyifli olduğunu söyleyebiliriz.
Gökçeada’daki son günümüzde ise meydanda bulunan Gül Hanım Mantı ve Ev Yemekleri isimli mekanda mantı yedik. Alternatif olarak düşünebilirsiniz.
Gelelim merkez dışındaki seçeneklere. Burada 2 seçeneğiniz olacaktır. Kaleköy Liman veya Rum köyleri.
Kaleköy: Adada ayıracağınız sınırlı bir zamanınız varsa akşam yemeği ve keyfi için Kaleköy’ü tercih etmelisiniz. Liman boyunca sıralanan Eleni, Helen, Mecnun, Karadut, Patika isimli mekanların akşamları masaları doluyor ve keyifli bir müzikler eşliğinde şenleniyor.
Biraz daha yukarı çıkarsanız adanın en ünlü mekanı Poseidon‘da bir masaya kurulup günü batırabilirsiniz. Bu arada gün batımı keyfi için adada öne çıkan balık restoranı arıyorsanız yeriniz burasıdır. Karşınıza Sinarit sarma, lagos lokma, balık iskender çıkarsa masanıza rahatlıkla sipariş edebilirsiniz.
Limanda akşamları ise kurulan küçük standlarda hediyelik eşya ve takılar satılıyor. Mutlaka göz atın.
Bademli: Bademli, Gökçeada Merkez ve Kaleköy arasında rakımı yüksek bir noktada bulunuyor. Burada konaklama yapılabileceği gibi yeme-içme konusunda da tercih edebilirsiniz. Özellikle günbatımı konseptine hitap eden Günbatımı Dimitri isimli restoranlarda Kaleköy manzarasına karşı keyifli bir yemek tercih edebilirsiniz.
Bademli sokaklarında gezinirken sevimli bir kafe göreceksiniz, Filos. Soluklanmak için mutlaka oturun. Kahve + tatlı ikilemi için güzel bir seçenek olacaktır. Hayatımda ilk kez kavunlu kahveyi burada içtim.
Zeytinliköy: Adanın en renkli köylerinden biri olarak nitelendirebileceğimiz Zeytinli, taş evleri ve renkli kafeleri ile ön plana çıkıyor. Rum tatlılarını tadabileceğiniz Nastos, Mina, Mylos ön plana çıkarken köyün en önemli siması ise Barba Hristo. Ancak ziyaret ettiğimiz tarihlerde pandemi nedeni ile kapalı idi. Bu güzel köyde Nastos’ta kahve & tatlı keyfi yapabilirsiniz. Rum flappe, sakızlı muhallebi, dondurma panakota, lokma, krem karamel, Selanik Tatlısı ile magnolya tercih edilebilir. Köyde taş dibekte dövülen dibek kahvesini tadın.
Tepeköy: Tepeköy akşamlarının farklı olduğunu gösteren tavernelar sizi Türkiye dışında hissettireceğine eminim. Özellikle Tepeköy’de mavi ve beyaz renkli evler, temiz sokaklar ve rumca diyaloglar beni tabancı bir ülkeye geldiğimi hissettirdi. Köyün kahvesinde bulabileceğiniz Galaktobureko köye özgü bir tatlı olarak öne çıkıyor. Köy yaz kış en çok Rum vatandaşının kaldığı bir köy olarak biliniyor. Köy kahvesi de sürekli açık.
Köyde akşam tavernasına kalırsanız köy meydanında sıralı Meraklis ve Angelikis tam bir festival alanına dönerken Barba Yorgo‘nun tavernası da köy girişinde misafirlerini bekliyor.
Eğer bir ada turu içindeyseniz mutlaka Dereköy‘de adanın en büyük köyünü göreceksiniz. Bu köy esasen terkedilmiş ve içinde serbestçe dolaşan keçileri bulabilirsiniz. Son dönemde köye yerleşimler başlamış fakat eski günlerinden uzakta. Köyde Kalyopi isimli köy evi / kafe bulunuyor
Tatlı demişken en güzelini son sakladım. Merkezde Rum Muhallebilerini bulacağanız mekanın adı Mina. Zeytinliköy’de merkezi bulunan mekanın efsane tatlılarını merkezdeki şubesinde de tadabilirsiniz.
Tabi adanın en güzide lezzeti kurabiyeleri. Bunu tadabileceğiniz adres ise merkez meydanda bulunan Efi Badem Meydani Pastanesi. Kurabiyeleri, dondurmaları ve tatlıları enfes. Mutlaka tadın ve adadan ayrılırken yanınızda götüreceğiniz yöresel tatlar edinin.
Efibademin internet sitesi sayesinde ada lezeetlerini evinize sipariş edebilirsiniz. Bademli kurabiye, reçeller, zeytin ve zeytinyağı ile adaya özgü formülü ile balomoni krem en çok satılan ürünler arasında. Sipariş için: https://www.efibadem.com/
Gökçeada’da Nerede Kalınır?
Gökçeada’da farklı konaklama seçeneklerine sahip olsada resmi tatil ve bayramlarda talepleri karşılayamıyor. Bu yüzden adaya gitmeden evvel mutalaka konaklama yapacağınız oteli tercih etmelisiniz. Özellikle sezonunda ve ziyaret zamanınıza yakın tarihlerde maalesef yer bulunamıyor. Biz konaklamamız Yeni Bademli’de Ali Baba Apart Otel’de yaptık. Açıkçası ada seyahatimizi iptal etmek üzereyken Ali Bey bize alternatif bir ev önerdi. Sadece 1 gece kalıp otelde yer istemek durumunda kaldık. Son dakika yer bulduğumuzdan fiyat/performans ölçümü yapamayacağım.
Nerede kalınabilir sorusunda aşağıdaki en çok yorum alan mekanları sıralayabiliriz. Tercihinize göre adada kafa dinleyip akşamları taverna keyfi için köylerde, güneş deniz ve yüzme keyfi için Uğurlu, Laz Koyu ve Kefalos’ta, adada 3 günüm var her tarafı göreyim derseniz de Merkez’de konaklayın.
Bizim de sıklıkla kullandığımız otel arama motoru Agoda‘da fiyat sorgulaması yapabilirsiniz. Agoda’da Fiyatlara Bak ya da ya da Enuygun.com Gökçeada otelleri sayfasında uygun seçenekler bulabilirsiniz.
Fiyatları beğenmezseniz en çok tercih edilen otelleri aşağıda telefonları ile paylaştım. tıklayıp fiyat sorun:)
Merkezde Otel Kale : +902868880021 , Meydani : +902868880010 , Petrino : +905324465373 Azra: +905355410141 Şahika : +905326330934 Kuzey Park :+902868880080 Kayabalı: +902868874754
Badelimli Dimitri : +905324850938 Egelia İmroz : +905306666288
Kaleköy Anemos : +902868873729 Yakamoz : +902868872057 The Castle Boutique : +905546765155 Aliş : +902868873350
Zeytinliköy Zeydali : +902868873707, Son Vapur: +905384155700, Yeşil Ev: +902868880090
Uğurlu Mavi Su: +902868976090 Limmos: +902868873634
Laz Koyu Konuk evi: +905347859426
Kefalos Sörf Eğitim Oteli :+902868981016, Kefelos +902868880044, Surf Inn +905061978272
Gökçeada’da Gezilecek Yerler
Gökçeada’da gezilecek yerleri sıralamadan evvel adadaki görülecek yerlerin birbirlerine çok yakın olmadığını ada içi ulaşım için mutlaka bir araç gerektiğini belirtmek durumundayız. Çok fazla otopark sıkıntısı çekmeyeceğinizi söyleyebiliriz fakat merkezde ve köyiçinde araba ile dolaşmak biraz güç olacağını belirtelim.
Aşağıda bu sayfada belirtilen noktaları işaretledik. Tıklayıp Google haritalar uygulaması ile rahatlıkla istediğiniz yere navigasyon önerisi alabilirsiniz.
Gökçeada Plajları
Gökçeada haliyle Ege Denizi üzerinde bir ada ve ziyaret zamanları bahar ve yaz ayları. Adaya kim gelirse mutlaka bir denize uğrayacaktır. Buradan hareketle en çok ziyaret edilen plajları açıklayalım.
Kuzu Limanı: Kuzu Limanı Plajı Gökçeada feribotlarının yanaştığı liman ve bulunduğu plajın adı. Açıkçası harika bir plaj olduğunu söyleyemeyiz. Zaten geri kalan yerleri görünce burada denize girmeye gerek görmeyeceksiniz.
Yıldız Koyu Plajı : Kaleköy’ün batısında Yeni Bademli Köyü’ne uzanan yolu ile bağlanan plaj adanın kuzeyine bakmaktadır. Gökçeada Deniz Parkı olarak adlanan plajın diğer ünlü bir yönü ise kıyıya uzanan teknotik kayalara sahip olması. Koyun hemen yanında ise Köy Kamping isimli bir işletme bulunuyor. Plajı taşlık ve çakıllı.
Gizli Liman: Adanın en batısında ve Türkiye’nin sahip olduğu en batıdaki topraklar olarak göz çarpan Gizli Liman son zamanlarda gördüğümüz kumu bol ve yüzmesi keyifli bir plaj olarak öne çıkıyor. Ulaşımı nispeten daha kolay, otopark sıkıntısı olmayan Gizli Liman’da daha çok vakit geçireceğinizi düşünüyoruz. Yol üstünde size bakan serbest dolaşan keçilere el sallayın 🙂
Uğurlu Plajı: Uğurlu Köyü’nden denize doğru ilerlediğinizde karşınıza çıkan ilk plaj Uğurlu Plajı’dır. Kuzeye doğru devam ederseniz yolunuz yukarıdaki Gizli Liman’a gider.
Laz Koyu: Herhangi bir işletmenin olmadığı bakir koylardan biri olan Laz Koyu ulaşım güçlüğü nedeni keyif alamadığımız bir lokasyon oldu. yollarının kötü ve otopark sıkıntısının olduğu plaj en çok tercih edilen ada plajlarından bir tanesi. Maalesef kalabalığın verdiği etki olsa gerek etrafa çok sayıda saçılmış ambalaj atığı vardı. İsmi neden Laz Koyu ondan bahsedelim: 1960’lı yıllarda Gökçeada’ya yerleşen Trabzonlu ailelerin yer aldığı Şahinkaya Köyü buranın kuzeyinde yer alıyor.
Bizim görmediğimiz noktalarda ise Adalet Bakanlığı’nın dinlenme tesislerinin bulunduğu ve güzel kumlara sahip Yuvalı Plajı, adanın güney yönüne bakan Kapıkaya, sörf severlerin tercihi ve eğitim kamplarının bulunduğu Aydıncık ve Kefalos plajları, Tuz gölü’nün batısındaki İncekum, uçurtma sörfü sevenlerin tercih ettiği kite beach adanın diğer birbirinden güzel plajlarıdır. Denize girmek için neden aramanıza gerek yok.
Ulaşım’ın güç olduğu 2 plaj daha bulunuyor. Biri Kaleköy’den tekne turları ile gidebileceğiniz Mavi Koy, diğeri ise Marmaros Şelalesi’nin döküldüğü Marmoros isimli plaj.
Kaleköy (Kastro)
Adanın en eski yerleşim biriminin bulunduğu yer olan ve ismini kale kalıntılarının bulunduğu kaleden alan Kaleköy; taş sokakları, kiliseleri ve evleri ile gezilecek yerlerin başında geliyor. Birçok konaklama merkezinin de bulunduğu yerde yeme – içme notlarında bahsettiğimiz kahvaltı, taverna ve günbatımı seyri için gelebilirsiniz.
Kaleköy Kalesi (iskiter) : Helenistik dönem öncesi yapıldığı tahmin edilmektedir. İmbros Antik Kenti’nin bulunduğu bölge olarak’da dikkat çekmektedir. Maalesef son derece bakımsız bir durumda olan kaleden Yıldız Koyu’nu ve Kaleköy Koyu manzarasını kadrajlayabilirsiniz. Son derece dik yamaçları bulunduğundan dikkatli olmanızda fayda var.
Kaleköy’de birde sabun atölyesi dükkanı bulunuyor. İmroza isimli ekolojik yaşam atölyesi Aziz ve Şule Bengi’nin hayallerini gerçekleştirdiği bir mekan olarak göze çarpıyor. http://imroza.com/
Eski Bademli (Gliki)
Eski Bademli Köyü merkez ile Kaleköy arasında yüksek rakımlı bir noktada bulunmaktadır. Ancak araç ile ulaşılabilen köyde fantastik bir keşfe hazırlanabilirsiniz. Köyün girişinde aracınızı park edin, köy içine araç ile giriş yapmayınız. Çünkü köy sokakları aracınız ile hareket etmek için oldukça dar. Köyde Kimisis isimli bir kilise ve köy etrafında tarihi 3 farklı manastır kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca eski Bademli Çamaşırhanesi adada bulunan tarihi bir unsur olarak göze çarpmaktadır.
Köy girişinde bulunan Günbatımı ve Dimitri isimli restoranlar Semadirek adası manzaralı bir şeyler yemek için uygun mekanlar olarak göze çarpmaktadır. Rumca adı Gliki olan köy “tatlı” manasına geliyor. Renkli evleri, taş sokakları fotoğraflamayı unutmayın. Filos isimli kahvede tatlınızı ve kahvenizi sipariş verin. Eskibademli Dükkanı’nda ise hediyelik eşyalara göz atın. Köye gitmişken Gökhan’ın Bal Çiftliğine de uğrayıp, arıların dünyasıyla ilgili bilgi öğrenebilir adanın organik balının tadına bakabilirsiniz.
Tepeköy (Agritya)
Gökçeada Merkez’den batıya doğru ilerlediğinizde sağ tarafınızda tepede kalan köydür burası. Kalabalık Rum nüfusunun yaşadığı köy meydanında kurulu Angelikis ve Meraklis ile köyün girişindeki Baba Yorgo tavernaları köyün eğlence seviyesinin yükseldiği renkli yerlerdir. Dar sokakları, beyaz ve mavi boyalı evlerinden sarkan çiçekler ile keyifli bir yürüyüş ve fotoğraf mekanı olarak nitelendirebilir.
Köyde görülmeye değer eski yapılardan 1830’lu yıllara tarihlenen Agridia Kilisesi köy meydanın hemen arka tarafında bulunuyor. Köyün dışında kalan deniz tarafındaki noktalarda ise dağınık halde manastır ve kiliseler var.
Tepeköy’den dönüşte Çınaraltı denen bir bölge daha var. yazın sıcağında püfür püfür esen rüzgarına karşı bir bardak çay içmek için harika bir yer, mutlaka zaman ayırın.
Zeytinliköy (Ayatodori)
Adı her ne kadar Zeytinli olsada bu köy adanın en tatlı köyü olabilir. Köyün renkli günlerine dönüşünü Barba Hristo’nun yaptığını öğreniyoruz. Bu güzide kişinin köyde aynı isimde bir de tatlıcı dükkanı bulunuyor. Bu sene pandami nedeni ile açılmamış olsa da bu köyün tatlarını görmeden dönmeniz manasına gelmez.
Zeytinliköy’de 3 kilise ve köy dışında 3 tarihi manastır bulunmaktadır. Köyü ziyaret ettiğinizde köy girişindeki Aya Yorgi Kilisesi ve yanındaki köy ilkokulu dikkatinizi çekecektir. Zeytinliköy ayrıca 300 milyon Ortodoks Hıristiyan’ın ruhani lideri olan 1. Bartholomeos’un 1940 yılında doğduğu köydür. Adada irili ufaklı kiliseler ile beraber 360 adet şapelin varlığından söz edilir.
Dereköy (iskinik)- Şahinkaya
Adanın bu köyü zamanında sadece Gökçeada’nın değil Türkiye’nin en çok nüfusa sahip olan adasıymış. Lozan’da Türkiye’ye bırakılan adada şartlardan birisi bölgede yaşayan Rumların özerkliğine karışılmaması imış. 1927’de çıkarılan kanun ile Rum okulları devlete bağlanmış, Rumların mal almalarına yasaklar getirilmiş, ardından yaşanan adaya gönderilmek istenen Türk yerleşimciler ile huzursuzluk artmış.
Ancak asıl sorun 1958 yılı ile başlayan Kıbrıs sorunu olmuş. Kıbrıs’ta gerilim arttıkça ülkenin genelinde Rumlara karşı gerilim artmış, İmroz’da yaşayan halka karşı da baskılar oluşmuş, ve göçe zorlanmışlardır. En ilginç olan taraf ise buradaki köyün yakınlarına devlet yarı açık ceza evi kurmuştur. Adaya mahkumlar ve aileleri getirilmiş, tecavüz, hırsızlık ve gasp suçları artmaya başlamıştır. Üstüne birde ekilebilir arazilere devlet el koymuştur. Olayların üzerine Rumlar adayı terk etmeye başlamışlardır. 1970 yılına adanın ismi Gökçeada olarak değiştirilmiştir. Buradaki gerilimin sadece tek taraflı olmadığını bilmek gerek, Yunan tarafında Batı Trakya Türklerine karşı da benzer zorlayıcı tutumlar yapıldığı bilinir.
Gökçeada’dan yukarıdaki nedenlerden dolayı uzaklaşan Rumlar, son dönemlerde diğer köylere dönmeye başlamışlarsa da Dereköy bunların dışında kalmış. Türkiye’nin en büyük köyü olarak bilinen Dereköy şimdilerde çok az insanın yaşadığı terk edilmiş bir köy hüviyetinde. Şahinkaya isimli köy ise 1960’lı yıllarda Trabzon Şahinkaya köyünden 61 ailenin yerleşmesi ile oluşturulmuştur. Konuyu İmrozlu Barba Yorgo’nun röportajından okumak isterseniz: Burası İmroz
Dereköy’ün içinde 2 kilise ve köyün etrafında 3 manastır bulunur. Köyün en dikkat çeken yeri ise kuşkusuz çamaşırhanesi.
Dereköy için son cümleyi yukarıda bahsettiğimiz üzücü olaylarlardan sonra Kalyopi isimli köy evinin önünde tahtada yazan günün sözü ile bitireyim : “Hayat fırtınan geçmesini beklemek değil, yağmurla dans etmeyi öğrenmektir.”
Gökçeada’da sonradan yerleşime açılan 3 köy daha var. Bulgaristan göçmenlerinin yerleştirildiği Şirinköy, Muğla ve Burdur Bucak bölgesindeki köylülerin iskan edildiği Uğurlu ve Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Eşelek Köyü’nün baraj yapımı nedeni ile sular altında kalması ile taşınan Eşelek Köyü.
Marmaros Şelaleleri
Gökçeada’da Dereköy’den kuzeye doğru yöneldiğinizde karşınıza 2 tane şelale çıkacaktır. Marmaros isimli şelaler yazın suyu azalsa da görülmeye değer adadaki zamanınıza göre. Denize döküldüğü yerde ise aynı isimli taşlık bir plaj bulunuyor.
Tuz Gölü
Şiddetli rüzgarlar sonucu yığılan kum seddinin deniz ve yağmur suları ile dolması ile oluşan tuz gölü adanın güneydoğusunda Aydıncık mevkinde Aydıncık plajının yakınında bulunuyor. Yaz aylarında suları çekilen gölün tabanında kuvars, kükürt, sodyum,karbonat sülfat gibi kimyasal bileşenler birikir. Burada ziyaretçiler üstlerine sürdükleri çamurun bedene iyi geldiğini düşünmektedirler. Göl ayrıca filamingo, kaz ve yaban ördeği gibi kuşlara ev sahipliği yapar.
Kaşkaval Burnu – Peynir Kayalıkları
Gökçeada’danın kuzeybatısı Kuzu Limanı’nda teknotik kaya oluşumları bulunuyor. Kaleköy veya kuzu limanından kiralanan tekneler ile ulaşabilen ilgi çekici kaya kütlelerini karadan görmek mümkün değildir. İsmi neden peynir kayalıkları olduğuna dair bir efsane var ama anlatılacak gerçeklikte olmadığı için pas geçebiliriz.
Gökçeada Kent Müzesi
Adanın merkezinde yer alan müze ada tarihi ve kültürü ile bilgi almak isteyenlerin mutlaka uğrayacağı bir nokta. Adada yaşayanlardan toplanan eski fotoğraflar ve eşyaların oluşturduğu koleksiyon görülmeye değer. Bunun yanında ada mutfağından, geçim kaynaklarına ve tarihi öyküleri Gökçeada Kent Müzesi’nde bulacaksınız.
Gökçeada’da tarih milat öncesi yerleşimlere ait olan 2 noktada kazı çalışmaları yapılıyor. Bunlardan biri Bademli Höyük. Eski Tunç Çağı’na tarihlenen buluntular ortaya çıkmıştır. Bir diğeri ise Uğurlu köyü’nün 900 metre yakınındaki Zeytinlik Höyüktür.Buradaki buluntular bölge tarihinin Neolitik Çağa uzandığını gösterir.
Nusret Bey Vakfı Müzesi
Ada kültürünün gelecek nesillere ulaştırması konusunda çalışmalar yapan bir isim daha var. Nusret Avcı. Ada merkezinde Zeytincilik ve Zeytinyağı üretimine dair oluşturduğu koleksiyonu müzeye dönüştürmüş. Nusretbey Vakfı Müzesi ismi ile Cafe Kabya Şarap Evi, Organik Ürünler satış mağazası aynı yerde bulunuyor. Adadan dönerken alınacaklar arasında merkez meydanda bir dükkanı daha bulunuyor. Ziyaret edebilirsiniz.
Gökçeada Merkez’de yukarıda anlatıklarımızın dışında Osmanlı dönemine işaret eden tek yapı Merkez Cami 1835 yılında inşa edilmiştir. 19.yüzyıl başlarında yenilenen Hamidiye Cami bilinen diğer yapıdır. Ayrıca merkezde Pania Kilisesi, Aya Varvara, Taksiyarhis isimli kiliseler tarihi özellikleri ile ön plana çıkmaktadır.
Adadan dönerken merkezde Kadri Üçok caddesinde birçok hediyelik eşya satan dükkan göreceksiniz. evinizi süsleyecek objelerden edinmeyi unutmayın. Biz taş boyamaları sevmiştik. Ayrıca ada lezzetlerini bulabileceğiniz Meydani pastanesinden reçelden zeytinyağına ve sabuna kadar en önemlisi de bademli kurabiyelerinden almayı unutmayın.
Ziyaretimizin son günü akşamında belediye meydanında Hüsnü Arkan ve Bulutsuzluk Özlemi konseri bizi yolcu etti. Bol keyifli güzel bir ada gezisi dilerim.
Aşağıda Gökçeada’da çektiğim fotoğraf ve videolardan oluşan kısa bir video var. Keyifli seyirler.
Bağlantılı Diğer Yazılarımız
Çanakkale Gezi Rehberi
Çanakkale Gezilecek Yerler
Assos Gezi Notları
Truva Gezi Notları
Bozcaada Notları
CengizSelcuk.com’ u Takip Edin :
Abonelik Formu :
2 Comments
Merhaba, gününüz güzel olsun. İnternet sitenizi “geziliste” ile tanımıştım. Yazdığınız yazılar emekli bir kadın öğretmen olan benim için oldukça yol gösterici. Bu yazınızdaki tüm bilgileri not aldım. Teşekkür ederim, lütfen devam edin.
teşekkür ederim, mutlu seyahatler dilerim.