Bir çikolata müzesi ne olabilir. Akla ilk gelen içinde sınırsız şeker ve çikolataya boğulacağınız çikolata tenceresinde kakao olup karışacağınız mis kokulu bir müze hayal edersiniz değil mi ? Esasen bunların hepsinden biraz var müzede nasıl mı ? İstanbul’un tarihi dokusuyla iç içe, tatlı bir sürpriz olarak karşımıza çıkan Pelit Çikolata Müzesi, 1957 yılından beri sürdürdüğü çikolata geleneğini modern bir müzecilik anlayışıyla buluşturan özel bir mekan.
Eğer hem lezzetli bir deneyim hem de eğitici bir gezi arıyorsanız, özellikle de yanınızda minik bir ziyaretçi varsa işte size Pelit Çikolata Müzesi’ni keşfetmek için mükemmel bir neden! Çocukla yapılacak aktivitelerde İstanbul’da mekan mı arıyorsunuz doğru yerdesiniz.

Müzenin Hikayesi ve Konumu
Pelit Çikolata Müzesi, Türkiye’nin önde gelen çikolata üreticilerinden Pelit’in bir parçası olarak 2010’lu yıllarda hayata geçirildi. Markanın köklü mirasını yaşatmak amacıyla kurulan müze, çikolatanın tarihini, üretim süreçlerini ve kültürel önemini sergiliyor.
İstanbul’un yeni cazibe merkezi Esenangeles’ta (Esenyurt) bulunan müze, İstanbul’daki çoğu noktadan ulaşmak isteyenler için pek alternatif sunmasa da trafiğin yoğun olduğu bir şehirde bile, çikolata kokusu sizi motive edecek! Bize güvenin..

Müzenin misyonu basit ama büyüleyici: Çikolatanın sadece bir tatlı değil, bir sanat ve tarih unsuru olduğunu göstermek.İşte bu amaçla içinde gezebileceğiniz her bölüm size bunuda mı yaptınız. Yok artık veya inanmıyorum nidalarınız işe şaşkınlığınızı yükseltebilir. Ziyaretçiler, kakao çekirdeğinin keşfinden modern çikolata fabrikalarına uzanan bir serüvende, Pelit’in arşivlerinden derlenmiş nadir belgeler, vintage ambalajlar ve tarihi ekipmanlarla karşılaşıyor. Bu sayede, Belçika’dan İsviçre’ye, oradan da Osmanlı mutfağına uzanan çikolata yolculuğunu adım adım takip edebiliyorsunuz. Kah bir çikolata şelalesine külah banıyor kah bir köşede kahvenizi içiyorsunuz . böyle değişik bir müze bu.

Keşfedilecek Benzersiz Özellikler
Müze, sıradan bir sergi alanından çok daha fazlasını sunuyor.yukarıda bir tık bu konuya değinmiştim. İşte öne çıkanlar:
- Tarihi Koleksiyonlar: 19. yüzyıla ait çikolata kalıpları, eski reklam afişleri ve Pelit’in ilk üretim belgeleri gibi nadide eserler var. Bu bölüm özellikle tarih meraklıları için büyüleyici.
- Atölye ve Deneyimler: Müzenin en sevilen bölümü, ziyaretçilerin kendi çikolatalarını yapabileceği atölyeler olarak karşımıza çıkıyor. Çocuklar için özel workshop’lar da mevcut – bunu seveceksiniz.
- Tadım Alanı: Sergi sonrası, Pelit’in el yapımı çikolatalarından oluşan bir tadım seansı. En hoş kısmı da bu değil mi her köşe başında bir elinde çikolata uzatan bir görevli ? Off tekrar tekrar gidebilirim. Trüflerden bitter çikolatalara, fındıklı barlara kadar geniş bir yelpaze. Üstelik, müze mağazasında bu lezzetleri paketleyip eve götürebiliyorsunuz.
- Görsel Şölen: Müzenin tasarımı, çikolata temalı dekorlarla dolu. Dev kakao ağacı heykelleri, renkli vitrinler ve hatta çikolata heykelleri, Instagram’lık fotoğraflar için mükemmel bir fon oluşturuyor. Ve burada Pelit Kahvesi isimli mekanda bir kahvehane ortamındaymışçasına masalara kurulup kahvenizi içiyorsunuz .

Ziyaretçi Bilgileri: Pratik Detaylar
Pelit Çikolata Müzesi, erişilebilirliği ve misafirperverliğiyle biliniyor. İşte bilmeniz gerekenler:
- Açılış Saatleri: Salı-Pazar, 10:00-18:00 arası (Pazartesi kapalı). Hafta sonları yoğunluk olabiliyor, erken gitmek akıllıca.
- Süre ve Erişilebilirlik: Ortalama ziyaret süresi 1-2 saat, ama atölye katılırsanız 3 saate uzayabilir. Engelli dostu rampalar ve asansörler mevcut; refakatçilere ücretsiz giriş var. Bilet bilgisi yazmıyorum ama bence ortalamadan bir tık üstte. Daha sonra fiyat güncelleme derdi oluyor kusuruma bakmayın. 😊
- Koza Mahallesi 1678 Sk. No:19 (Sanayi Mahallesi Evren Sanayi Sitesi Akbatı A.V.M. Arkası) Esenyurt-İSTANBUL : Mecidiyeköy – E-58 kodlu otobüs fabrika konuma yakın mesafede bulunuyor. PELİT KONUM

İçinizde Charlie’nin çikolalata müzesini izleyen veyahut Hansel & Gratel’in masalını dinleyen bir çocuk kaldı ise bu müzeye gitmelisiniz. Aklınıza gelmeyen birçok tarihi simgeyi görmek mümkün. Galata Kulesi, Amerikan Özgürlük Heykeli veya İstanbul’un tarihi hipodromu. Biz Ali eşim ve ben gayet eğlenceli bulduk. Umarım seversiniz.

Ben bir müzede beklediğimden fazlasını buldum. Evet gitmeden önce önyargılarım vardı. Çünkü tamamen belli bir kitleyi harekete geçirmesi beklenen ticari bir kaygı ile yapıldığını düşündüm. Ancak bu deneyimi yaşadıktan sonra ( buna deneyim diyorum çünkü aklıma hep amsterdam’daki Heineken Experience gelir) fikrilerimin değiştiği söyleyebilirim ki bu yazıyı yayınladım. Bahçesinde bile – otopark deyip geçmeyin – Bremen Mızııkacıları heykelinden yel değirmenine görsel sanat heykelleri ve bir uçak görmeniz hayal değil.
İstanbul’u birlikte gezmeye devam edelim mi ?

CengizSelcuk.com’ u Takip Edin :
Abonelik Formu :
















