insanoğlu bilinen ilk ayak izlerinden bugüne hayatta kaldığının belirtisi olarak resmettiler. Kimi ilk defa Göbeklitepe’de kenti topluluğunu hayvan betimlemesi ile betimledi, kimisi Olimpos’ta veya Nemrut’ta inandığı tanrıyı tıraşladı. Ancak heykellerin hepsinde bakabilenlerin gördüğü bir gerçek vardı: Sanat.
Sanat olduğunda taş değerli oldu, baktığında duygularını bakana geçirebildiğinde ustanın adı sanatçı oldu. Günümüz ülkesinde hala türlü farklı tartışmaların içinde yer alan heykel sanatı dini inançlar nedeni ile dışlanıyor. Belki bundan olsa gerek, yakın zamanda karşılaştığımız yeni heykel veya anıtlar bırakın estetikten öte gitmeyi heykel sanatının ne kadar gerilediğini gösteriyor. Birkaç örnek ile konuyu pekiştirebiliriz :
Aşağıda Mersin’de Sinan Şamil, Diyarbakır’da Karpuz, Gemlik’te Zeytin, Vezirköprü, Denizli ve Konya’da harikalar görüyoruz.
Özellikle Denizli şahsımı çok üzdü. Neden mi ? Aşağıda kendi gözlerim ile gördüğüm birkaç örnek paylaşacağım. Leodikea, Hirepolis gibi değerleri barındıran şehrin meydanında biber heykeli görmek. Yorumsuz.
Afrodisias
1958 yılında fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in yolunu kaybettiği Aydın Karacasu’da Geyre Köyü’nde ertesi günü beklemeye başlaması ile keşfedilen bir antik kenttir Afrodisias. Keşfinden 59 sene sonra Unesco Dünya Mirası Listesi’ne kabul eden antik kentin önemli bir özelliği vardı. Şehrin içinde bir heykel okulu bulunuyordu. Kentin tarihi M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Hatay Arkeoloji Müzesi
2. Suppiluliuma. Birçok defa bu heykeli görmüşsünüzdür. Tarihteki ilk deniz savaşını kazanan Kral olarak bilinen Hitit Kralı Hatay Tayinat Höyüğünün kale kapısı alanında bulunmuştur.
M.Ö. 9. Yüzyıla (dikkat edin) tarihlenen heykel kale girişlerine dikilerek kralın tanrı tarafından görevlendirilmiş bir koruyucu olduğunu simgelemektedir. 3 bin yaşına gelmiş Suppiluliuma öncelikle Hatay ve ülkemiz için müthiş bir değer ve simge olacak bir yapıt. Daha çok tanıtıma ihtiyacı olduğu aşikar. Böyle bir şeyin benzeri sanırım yok.
Vatikan Müzeleri
Biraz’da Dünya’dan örnek verelim. Aşağıda Vatikan Müzeleri koleksiyonuna ait bir paylaşım var. En ince detaylarında bile estetik ögeler var. Sanat neden değerli olduğunu ve korunduğunu koleksiyonu keşfetme şansına sahip olanlar çok iyi anlayacaktır.
Floransa
Bir örnekte en ünlü eserlerden birinden olsun. Floransa’nın Dünya’nın en güzel şehirlerinden biri olmasını sağlayan sanattır. Sahip olduğu en önemli değer Michelangelo Rönesans heykel sanatının başyapıtı Davut ( David) heykelidir. 5 metre uzunluğunda 1504 yılında 3 yıllık süren çalışma sonucu tamamlanan eser Akademi Galerisinde sergileniyor. Şehrin 2 farklı yerinde de birer replikası bulunuyor.
Tankut Öktem
Geçmişten yakın dönemimize tekrar dönelim. Son yılların önemli anıtsal heykelleri ile tanınan Prof. Dr. Tankut Öktem’den bahsedelim.
1940 yılında Konya’da doğdu. Lise son sınıfta Dünya Genç Heykeltıraşlar Yarışması’nda birincilik ödülü aldı. İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda asistanlık ve öğretim üyeliği yaptı. Marmara Üniversitesi heykel bölümünü kurdu ve ilk başkanı oldu. 1999 yılında devlet sanatçısı seçildi.
Ülkemizin birçok yerinde eserleri bulunan sanatçının hayatından, eserlerinden çok şey öğrenilmesi gerektiği çok açıktır. En önemli eseri Atatürk ve Harbiye Anıtı’dır.
Ankara’da Harp Okulu önünde 1988 yılında tamamlanan anıt, 6 metre genişliğinde, 24 metre yüksekliğindedir. Dünyanın 5. büyük anıtı olup, Times dergisine kapak olmuştur.
Sanatçının Manisa’da yaptığı Kuva-i Milliye anıtı Türkiye’nin en büyük Dünya’nın 3. büyük anıtı olarak bilinir. (1. ve 2. heykeller Amerika’daki Özgürlük Heykeli & Rio’daki İsa Heykeli ) 63 metre yükseklikteki yapıda ellerinde zeytin dalı tutan biri zeybek kıyafetli, diğeri çağdaş Türk kadınını temsil eden iki genç vardır.
Sanatçı maalesef 2007 yılında geçirdiği bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. Sanatçının Kumla/Gemlik-Bursa’daki atölyesi müzeye dönüştürülmüş ve bulunduğu sokağa adı verilmiştir. Atölyesinin bulunduğu sokakta sıralı heykelleri görülebilmektedir. Yolunuzu düşürmenizi tavsiye ederiz. Ziyaretiniz sonrası sahilde kısa bir yürüyüş turu atabilirsiniz.
Yazının başında paylaştığımız son zamanlarda da sosyal medyada sıklıkla gördüğümüz mimari facialar olarak paylaşılan estetik ve sanattan yoksun objelere dikkat çekmek için bu paylaşımda bulunmak istedim. Aslında aranan şey çok açık ve net olmalı: Liyakat. Bu olmadıkça biz daha çok facialar ile karşılaşacağımız olasıdır.
Yoksa Orhan Oray gibi sanatçılarımıza sahip zengin bir ülkeyiz.
CengizSelcuk.com’ u Takip Edin :
Abonelik Formu :
7 Comments
Thank your for these beautiful pictures. Sorry, but can’t understand the text, so I have a small question.
Is it possible to add the free Google Translate Widget to your blog. It would give foreign readers te option to translate your posts and it would certainly attract more visitors and followers.
My kindest regards,
Rudi
Hi Picph. In fact there is a translator home page. By the way if you can Google Chrome, clcik right and choose translator.
Best wihses.
Eline saglik Cengiz. Fotograflara bakarken cok guldum. Bir yandan da agladim. Dunyanin baska ulklerinde modern heykeller sanat eseriyken bizde durum biraz farkli.
Kesinlikle öyle Mutlu. Ben yaptım oldu demek için yapılmış, estetikten yoksun ve bir sanatçının elinden çıkmamış.
Bilgilendirme ve yorumlar için teşekkürler.
Bu tür eleştirilere ihtiyacımız var.
rica ederim, teşekkürler.
Cengiz bey tespitleriniz de yüzde yüz haklısınız. Umarım dikkate alırlar…….